top of page

N: Koku tarihinde seni etkileyen hikayeler var mı?

B: O kadar çok ilginç ve güzel ritüeller var ki. En çok sevdiklerimden bir tanesi; doğumda yapılan koku ritüelleridir. Doğum başladığı andan itibaren bunu Osmanlı Sarayı’nda da şamanlarda da görüyoruz, önce tütsüleri yakıyorlar. Etrafı kem gözden, negatif enerjiden arındırmak için.

N: Sanki yeni doğanı kutluyorlar değil mi?

B: Amaç o zaten. Doğan bebeği kutlamak ve kadını da rahatlatmak amacıyla yapılıyor bu ritüel. Osmanlı’da yine aynı şekilde ve doğum başladığında şahdamarlarına -uyarılma noktasıdır aynı zamanda- boyun bölgesine gül yağı sürerlermiş. Gül yağının şu anda Viyana’da yapılan araştırmalarda damarları ve kasları gevşettiği için doğumu rahatlattığı tıbben de kanıtlandı. Sadece Osmanlı değil birçok kadim uygarlık gül suyunu kullanmıştır. Tarihte başka örneklerini de görmek mümkün. Evlenmek isteyen genç kızlar hamamda erguvan kokusu sürerlermiş. Bu ben görücüye çıkmak istiyorum anlamına geliyor.

“tarihe yön vermiş tüm karakterlere baktığımızda, kadın ya da erkek, koku kültürünü görüyoruz. “

N: Şu da dikkatimi çekti; hiç erkeklerden bahsetmedik koku konusunda… Koku ve kadın daha birleşik sanki… Bunun sebebi nedir?

B: Koku ve kadın tarih boyunca hep birlikte anılmış çünkü. Kadın doğası gereği şifacıdır. Orta çağda bitkiler ve kokularla yakın bir ilişkide olduğu için kadınlar cadı olduğu gerekçesiyle yakılmış. Ama aslında koku konusunda, erkeklerin de pek geri kaldığı söylenemez. Mesela sadrazamların bir hamam ritüeli var, dört saat sürüyor. Sakalların beyazlamaması için ceviz yağı ve biberiyle kullanılırken, göğüs bölgesi, yüz ve saçta gürleşme için mersin yağı kullanılıyor. Cuma selamına giderken avuç içlerine sürdükleri özel kokular var. Sadece Osmanlı’da değil üstelik. Napolyon askerleriyle konuşmadan önce omuz başlarına, ayak tabanlarına, botlarına kolonya dökermiş ve sabah içeceklerinin yanında şekerin üstüne kolonya döküp ağzına atarmış. Tarihe yön vermiş tüm karakterlere baktığımızda, kadın ya da erkek, koku kültürünü görüyoruz. Kokunun merkezi olmuş Roma’da en tercih edilen koku “rohidiomdur.” Bu koku savaşçı gladyatörlerin terinin gülle karıştırılmasından elde ediliyor. 

bottom of page