top of page

“81 ile gidip üniversiteli gençlerle buluşmak, hareket ve farkındalık atölyeleri vermek, bedenlerini keşfetmelerine vesile olmak istiyorum.”

N: Görünmezliği istiyorsun ama bir kitap çıkarma fikrin var. Sosyal medyanı oldukça aktif kullanıyorsun. Demek ki adın bir yerlere yazılsın istiyorsun. Bir noktada görünür olmak istiyorsun. Türkiye’nin ilk yürüyerek seyahat eden kadın sanatçı unvanını  aldın. O kadar görünmez olmak ve ‘hiç’ olmak istemiyorsun sanki?

D: Tabii ki ben de bu hayatta yaşıyorum…

Bir sene önce hiç yürüyerek seyahat ettiğimi duyurmuyor ve paylaşmıyordum. Kimse yürüdüğümü bilmiyordu. Sonra dedim ki “Bilgiyi biriktirmek ve tecrübeyi kendine saklamak çok büyük istifçilik. Mevlana’ya bakıyorsun anlatmasaymış dergahlarda, yazdıklarında “hiç olma”yı “tasavvuf”u, Mevlana’nın gözünden gerçeğini görmeyecektik. Orada ben de şunu söyledim: “Hiçbiri istifçi değilmiş. Bu neyin kibri?” dedim kendi kendime.

N: Tam bu noktada o insanların hanesine gidip bir bardak çaylarını içtiğinde bunu paylaşsan diyorum ben de. Egemen olmak baskın bir söylem gibi durabilir ama tam da böyle bir halden bahsediyorum. Bu hissettiğin naiflikte, yani özümüz aslında bir.

D: Haklısın bu naif bakma hikayesi bana son yedi ay içinde geldi diyebilirim. Bireysellikten çok “biz” olma hali.  

N: Bundan sonraki hadsizliğin ne olacak?

D: Japonya’dan sonra benim bir hayalim vardı. 81 ile gidip üniversiteli gençlerle buluşmak, hareket ve farkındalık atölyeleri vermek, bedenlerini keşfetmelerine vesile olmak istiyorum. Böylece özgürce hareket edebilmelerini, refah içinde düşünebilmelerini diliyorum.

“Günün sonunda ‘hayır’ dili anlaşılmıyor”. Beden dilinin daha fazla oturabileceği kişisel alanların sağlanabileceği bir eğitim vermek istiyordum. Eskiden daha fazla kişiye ulaşmaktan ve birilerinin hayatlarına dokunmaktan korkardım. Şimdi daha cömertim, paylaşmayı değerli buluyorum. Kişisel alanlarının farkında, ne istediklerini değil belki ama neyi istemediklerinin bilincinde, beden dillerini özgürce ve farkındalıkla kullanarak, bu sonsuz olasılıkta, korkakça ya da cesurca ne olursa olsun önemli olan kendince adım atabilmeleri diye düşünüyorum.

bottom of page